Sudan’ın Batı Darfur eyaleti valisi Abdullah Abbeker, kaçırılarak infaz edildi. Saldırıyı kınayan koalisyon, karşılık verme hakkını gizli tuttuğunu söz etti.
2020 yılında Güney Sudan’ın başşehri Cuba’da Sudan hükümeti ile barış mutabakatını imzalayan koalisyondan yapılan açıklamada, ‘ihanet’ olarak nitelendirilen bu cins davranışların tutsaklarla ilgili milletlerarası mukavelelere muhalif olduğu belirtildi.
Öte yandan Sudan Adalet ve Eşitlik Hareketi’nden yapılan açıklamada, valinin öldürülmesi kınandı.
‘Vali konutuna baskın düzenlendi’
‘Silahlı milislerin’ vali konutuna baskın düzenlediği ileri sürülen açıklamada, “Milislerin valiyi kaçırdığı ve bilinmeyen bir yere götürdüğü, akabinde eşi görülmemiş bir gaddarlık ve barbarlıkla öldürüldüğünü gösteren manzaralar ortaya çıktı” sözü kullanıldı.
Yaşananların tehlikeli bir gelişme olduğuna dikkat çekilen açıklamada, olay Batı Darfur eyaleti yönetim merkezi Cuneyne kenti ve etrafında işlenen ve işlenmeye mühlet gelen müthiş ihlallerin bir uzantısı olarak nitelendirildi.
‘Cuneyne’de yaşananlar gerçek bir felaket ve kapsamlı bir soykırım’
Cuneyne’de yaşananların sivilleri de etkileyen gerçek bir felaket ve kapsamlı bir soykırım olduğu vurgulanan açıklamada, valiye yönelik suikast ve sivillere yönelik sistematik cinayetlerin devleti ve tüm bölgeyi uğursuz bir yola sürükleyeceğinin altı çizildi.
Etnik temelde sivilleri gaye alan kesitleri bu mevzuda fazla ileri gitmemeleri konusunda uyaran hareket, hükümeti, Afrika Birliği’ni ve Birleşmiş Milletler’i “olanı yalnızca kınamaya” değil, bağımsız ve şeffaf bir tavır sergilemeye çağırdı.
Darfur Avukatları Barosu ise Batı Darfur valisinin ‘bu seviyede bir barbarlık, vahşet ve gaddarlıkla’ öldürülmesini ‘en güçlü ifadelerle’ kınadı.
BMGK’ya müdahale çağrısı
Baro, HDK tarafından desteklenen milislerin Batı Darfur eyaleti ve Cuneyne şehrinde savunmasız insanlara karşı gerçekleştirdiği katliam ve soykırımın durdurulması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’na acil müdahale daveti yaptı.
Sosyal medyada, valinin Batı Darfur eyaletinin Cuneyne kentindeki konutundan HDK mensuplarınca alındığı, akabinde da öldürüldüğünü gösteren imajlar yayınlanmıştı.
Vali Abbeker, kaçırılıp öldürülmeden dakikalar evvel Al-Hadas televizyon kanalına açıklamalarda bulunmuştu.
Abbeker, burada yaptığı değerlendirmede, olayların başından beri eyaletteki ordu birliklerinin karargahından çıkmadığını ve sivilleri korumadığını, vatandaşların kendilerini ve ailelerini savunmak için silahlanmak zorunda kaldığını söylemişti.
Batı Darfur eyaletinin, Libya, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti ile sonu olduğuna işaret eden Abbeker, eyaletin merkezi Cuneyne kentinin stratejik olduğunu, HDK’nin da bu yüzden burayı ele geçirmek istediğini belirtmişti.
Vali Abbeker, “Eyalet uzun vakittir ıstırap çekti ve hala de çekiyor. Binlerce vatandaş soğukkanlılıkla öldürüldü. Bu bölgede soykırım oldu. Bölgede kalan canların korunması için memleketler arası toplumun acil müdahalesine muhtaçlığımız var. İnsanların yiyecekleri, içecekleri bir şey ve yatacakları bir yer yok” halinde değerlendirmeler yapmıştı.
Kabile çatışmasına dönüşme endişeleri
Vali’nin öldürülmesi, Batı Darfur eyaletindeki çatışmaların kabile çatışmasına dönüşme telaşlarını de arttırdı.
Vali’nin mensubu olduğu Afrika kökenli Masalit kabilesi ile birçok HDK güçlerinin mensubu olduğu Rizeygat üzere Arap kabileleri ortasında arazi, otlak ve su kaynakları uyuşmazlığı üzere nedenlerle vakit zaman çatışmalar patlak veriyordu.
Sıcak çatışmaların ve Vali’nin öldürülmesinin husumetli kabileleri iç savaşa çekmesinden korkuluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Sudan’daki çatışmanın fazlalaşan etnik boyutu ve cinsel şiddetten önemli telaş duyduğunu açıklamıştı.
BM Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanı Alice Wairimu Nderitu ise yaptığı yazılı açıklamada, bölgede oluşan güvenlik boşluğunun silahlı kümeler tarafından suistimal edildiğine dikkati çekerek, “Söz konusu kümelerin Sudan’daki çatışmaya taraf olanlarla temasları nedeniyle etnik kümeleri maksat aldığına dair argümanlar var. Bu hücumlar teyit edilirse savaş hatası ve insanlığa karşı cürüm teşkil eder” vurgusunda bulunmuştu.
Sudan ordusu, bir vakitler desteklediği fakat bağımsız ve paralel bir ordu üzere davranması nedeniyle tehdit olarak gördüğü Hızlı Dayanak Kuvvetleri’nin (HDK), 2 yıl içerisinde büsbütün orduya entegresini istemişti.
HDK’nin ise sivil bir hükümetin akabinde yaklaşık 10 yıla yayılan bir süreçte bunu kabul edebileceğini açıklamasıyla başlayan kelam savaşı ve gerginlik, 15 Nisan sabahı taraflar ortasında başşehir Hartum ve çeşitli kentlerde silahlı çatışmaya dönüşmüştü.
Yorumlar kapalı.