Ben de birden fazla defa düşler kurarım kendi iç dünyamda. Şu hudutlar kalksa diye düşünürüm, şu bin çeşit lisan kalksa derim, bu teknoloji çağında ilkel inançlarla yüklenmiş bağnazlık sona erse, ‘akılcılık’ yeryüzüne hükümran olsa diye düşlerim. Irkçılık yok olsa derim. Ve bu büyük düşümde barışla, onurla, özgürlüklerle, güzelliklerle, hoşluklarla dolu, savaşsız bir dünyanın hasretini çekerim” diyor Turhan Selçuk.
(Turhan Selçuk)
ADALETSİZLİĞE KARŞI DURDU
Turhan Selçuk (30 Temmuz 1922-11 Mart 2010) hayatı boyunca adaletsizliğe, haksızlığa, sömürüye karşı durdu. Cumhuriyet yeni kuruluyordu, Türkiye savaşların, yıkımların ağır tesirlerini taşıyordu. Bu yokluk ve yoksulluk çocukluğundan itibaren Turhan’ı etkiledi. Mustafa Kemal Atatürk sevgisiyle büyüdü. O yılların Türkiye’sinde insanlığa, dostluğa, dürüstlüğe bedel verilirdi, çıkarcılık, erk-para hırsı, köşe dönücülük yoktu. O yılların Babıali’sinde fikre, çizgiye, ideolojiye paha verilirdi, basın, medya tekelleşmemişti.
KESİNTİSİZ MUHALEFET ETTİ
Baskıcı, çıkarcı hükümetlere, devlet erkine kesintisiz muhalefet etti Turhan. Davalarla uğraştı, sorgulandı, tutuklandı, dayak yedi, mahpus yattı. Fikirlerinden, politik görüşlerinden, prensiplerinden en amansız şartlarda dahi ödün vermedi.
Karikatürleri hâlâ aktüel; geçmişi, günümüzü, geleceği yansıtıyorlar, yansıtmayı da daima sürdürecekler. Ülkemizin ve dünyanın sıkıntıları hiç değişmedi, umarım yakın bir vakitte değişirler. Karikatür sanatında öylesine özgün ve eşsiz bir noktaya ulaştı ki karikatürlerinin altında imzası olmasa da okurları onu çabucak tanıdı. Yapıtları vakti aştı, dünyayı kucakladı. Turhan Selçuk her insan üzere dünyamızdan bir kez gelip geçti, bıraktığı izler ülkemizin dışına da ulaştı. Yeri doğallıkla kimse tarafından doldurulamaz.
Turhan’ın bana katkıları, kazandırdıkları çok büyük. Misyonum Turhan Selçuk’u gelecek genç jenerasyonlara taşımak, tanıtmak ve yaşatmak.
Yorumlar kapalı.