Türkiye Emekçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda vatandaşların Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Güç’ün maden alanını genişletmek için gerçekleştirdiği ağaç kısmına karşı gayretinin dördüncü gününde Ören Karayolundaki insan zincirinde konuşma yaptı. Şık, ”Sadece birkaç ağaç problemi değil demiştik Seyahat isyanında, tekrar birebir şeyi söylüyoruz burada da; konu yalnızca ağaç bölümü değil; burada Türkiye’nin geleceğine dair bir konu var” dedi.
TİP’li Şık, Akbelen Ormanları’nda ağaç kıyımına karşı uğraş eden yurttaşlara teşekkür ederek başladığı konuşmasında yargıyı, bu kısmı durdurmaya davet ettiği konuşması şöyle;
”Bir dayanışma için buradayız. Bu çabanın yürütücülerin destekçisi, dayanışmacısı, kesimi olmak için buradayız. Öncelikle toprağına, havasına sahip çıkan herkese teşekkür ediyorum. İçerde sahiden çok ağır bir yıkım tablosu var. Çok geniş bir alana yayılmış değil ancak aşikâr ki devam edecek şayet planlanan şey yapılırsa.
Muğla Vilayet Yönetim Mahkemesi’nin önündeydik. Bu kıyımın tekrar yol açan şey, yargıya bir çift laf söylemek lazım. Uzman olduğu iddasında bilimsel namusa sahip olmayan birinin hazırladığı palavraya dayalı beyan içeren bir raporla yürütmenin durdurulması kararı kaldırıldı. O kararla ilgili tekrar müracaat yapıldı. Haysiyete sahiplerse, o kararı vermek için o evrakın önünde durduğu yargı mensuplarına sesleniyorum. Çocuklarına biraz hürmetleri varsa ve meslek haysiyetlerine inanıyorlarsa bu kıyımı durdururlar lakin aslında bu kıyımın önünü açan yargıdan da bir beklentimiz yok. Tıpkı siyasi parti kılığına girmiş bir mafyanın devleti, işgal ettiği siyasi partilere güvenmediğimiz üzere o yargıya da güvenmiyoruz. Onların buyruk eri olduğunu biliyoruz.”
Şık, kelamlarına milletvekili seçilmesine karşın mahpusta tutulan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay‘ı da hatırlatarak devam etti:
”Burada her şey yurttaşın, yurttaşlık borcunu ödemesine bağlı; bir avuç insanın buradaki gayretiyle olmaz bu. Türkiye’nin neresinde bulunursanız bulunun; Akbelen için çıkardığınız ses, Karadeniz’de kurutulan dereler için de çıkmış olacak. Ege’de, Akdeniz’de kurutulan göller için çıkmış olacak. Hukuksuz biçimde içeride tutulan arkadaşlarımız için, seçilmiş Kürt siyasetçiler için, milletvekilli seçildiği halde hukukun gereği yerine getirilip mahpustan çıkarılmamakta ısrar edilen Can Atalay için, Osman Kavala için, Selahattin Demirtaş için, Mücella Yapan için çıkacak o ses.
”Bu ağaçlar, halkın sırtına yapışmış sülükler para kazansın diye kesiliyor”
Sadece birkaç ağaç sorunu değil demiştik Seyahat isyanında, tekrar tıpkı şeyi söylüyoruz burada da; konu yalnızca ağaç bölümü değil, Türkiye’nin geleceğine dair bir konu var burada ve bu hepimizin yurttaşlık borcu ve herkes o borca, namusuna sahip çıkar üzere, haysiyetine sahip çıkar üzere sahip çıkmak zorunda. Zira bu bizim çocuklarımıza borcumuz. Yarın burada, gölgesinde dinlenebileceği bir ağaç, üstüne basabileceği bir toprak olmayacak bu türlü giderse. Zira Türkiye işgal edilmiş durumda. Bir avuç sermaye, halkın sırtına yapışmış sülükler, para kazansın diye kesiliyor bu ağaçlar. Eğer bu itirazı bugün lisana getiremezseniz, yarın hiçbiriniz başınızı yerden kaldıramayacaksınız. Bu bu türlü biline.”
TIKLAYIN | Akbelen’de ağaç kısmı tüm itirazlara karşın dördüncü gününde devam ediyor
TIKLAYIN | Akbelen Ormanı savunmasından Avukat Atal: Limak ve İçtaş hakkında Anayasa ihlalinden cürüm duyurusunda bulunacağız
TIKLAYIN | Dört soruda Akbelen Ormanı’ndaki etraf direnişi
Yorumlar kapalı.