Selçuk Özdağ, Akbelen’den seslendi: Duyun bu sesleri, gözlerinizi açın; 3-5 tane zengini korumayın

Saadet Partisi Küme Lideri Selçuk Özdağ, Akbelen Ormanı’nda ağaç bölümüne direnen köylülere takviye verdi. Bölgede bulunan Özdağ, vatandaşlara jandarmanın müdahale etmesini eleştirerek “Bir hak arayışı var burada, bu hak arayışıyla ilgili kulaklarınızı açın. Duyun bu sesleri, gözlerinizi açın ve görün bu sesleri. Başka bir yandan da ağzınızı açın lal olmayın. 3-5 tane zengini korumayın” dedi.

Akbelen Ormanı’nda, 24 Temmuz’da sabah saat 05.30’da Jandarma eşliğinde başlayan ağaç bölümü dördüncü gününde sürüyor. Akbelenlilerin ve çevrecilerin ağaçların kesilmemesi için direnişleri de devam ediyor. Bölgedeki direnişe katılan Saadet Partisi Küme Lideri ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ şunları söyledi:

“Ekolojik istikrarımızı kaybettik”

“Ben bir Muğla milletvekiliyim her şeyden evvel Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşıyım. Bir vatandaş olarak geldim. Geçen sene de buradaydım, ondan evvelki sene de burada hareketler yapılırken de buradaydık. O vakit milletvekili değildim. Orman yangınları başladığında da yeniden buradaydık. Bugün burada bir ağaç katliamı var. Ağaç nedir? Bunlar bizim geleceğimiz, suyumuz, havamız, ekolojik istikrarımız, hayvanımız, oksijenimiz, her şeyimiz. Orman yangınlarıyla birlikte burada bir ihmalin olduğunu gördük. Helikopterler yoktu, uçaklar yoktu ve bu orman yangınlarıyla birlikte biz toprağımızı kaybettik. Ekolojik istikrarımızı kaybettik, hayvanlarımızı kaybettik, geleceğimizi kaybettik.

“5-6 yıllık kömür için hunharca ağaç katliamı yapılmasını hakikat bulmuyorum”

Akbelen’de ‘yer altından 5-6 yıllık kömür çıkartılacak’ diyerek ki bu kömür gücü dünyada fosil güç olarak bedellendiriliyor ve artık arka plana atılmış vaziyette. Güneş gücü var artık dünya çok süratli halde teknolojiyle tanışıyor. Rüzgar gücü var bütün dünya artık bununla uğraşıyor. Bir yandan termik santrallerini kapatıyor başka bir yandan nükleer santrallerini kapatıyorlar ve bir başka yandan ise bunlarla ilgili olarak güç açıklarını kapatmak istiyorlar. Burada birkaç iş adamını korumak ismine yüz yıllık ağaçları kesiyorlar. Hakikat değil. 5-6 yıllık kömür için bu kadar hunharca, zalimce ağaç katliamı yapılmasını yanlışsız bulmuyorum.

“Ormanlar yanıyor; uçaklarınız yok, helikopterleriniz yok”

Sayın Erdoğan’a buradan sesleniyorum. Seçimi kazanmış olmak ibra edilmiş demek değildir. Seçimi kazandıysanız insanlarınızı varlıklı yapacaksınız. Yapıyor musunuz? Hayır. Gördük, yüzde 25 artırım verdiniz vatandaşa, emeklilere. Enflasyonun çok çok altında, enflasyon yüzde 100 civarında. Meclis kapanır kapanmaz da 15 Temmuz’da selaların eşliğinde güya milletimizin selasını okuyormuş üzere yağmur üzere artırım yağdırdınız. Bir öteki yandan ormanlar yanıyor; uçaklarınız yok, helikopterleriniz yok. ‘Uzaydan biz her şeyi takip ediyoruz, yaprak düşse haberimiz oluyor’ diyorsunuz. Fakat gördük ki hiç uçak almamışsınız. Bu orman yangınlarına güya göz yummuşsunuz. Akabinde, ‘buralar imara açılmayacak’ dediniz, açtınız.

“Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bu hoş insanların direnişi görmesi lazım”

Katarlılar niçin burada? Birleşik Arap Emirlikleri’ne ‘şerefsiz’ diyordunuz niçin burada bu beşerler? Suudi Arabistan’a Kaşıkçı cinayetinden ötürü çok ağır hakaretlerde bulundunuz, ‘dosyayı vermeyeceğiz’ dediniz, verdiniz. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bu hoş insanların direnişini görmesi lazım. O denli 3-5 milyon dolarlık bir termik santralin canlanması için ki termik santrallere de gerek yok Türkiye’de. Türkiye bir yandan ‘nükleer güç yapıyorum’ diyor, Sinop’ta, Mersin Akkuyu’da bunları söylüyor bir öbür yandan ‘güneş gücüne dönüyorum’ diyor ancak bir yandan da birkaç zengini korumak ismine burada bu çeşit katliamlara göz yumuyorsunuz. Buradan jandarma kumandanına sesleniyorum, İçişleri Bakanı’na sesleniyorum, Sayın Erdoğan’a sesleniyorum; vatandaşlarınıza yapılan bu muameleyi hakikat buluyor musunuz? Tomalarla su sıkmayı, coplarla, tahtalarla bu insanlara vurmayı yanlışsız buluyor musunuz?

“Bir hak arayışı var burada”

‘Dünyanın en büyük hudut güvenliğine sahibiz’ diyorsunuz ve o hudutlarımızdan da beşerler ellerini, kollarını sallayarak geliyorlar. Kim olduklarını bile bilmiyoruz. Jandarma onları görmüyor, polis onları görmüyor. Onlara karşı cop kullanmıyor, onlara karşı İHA’sını, SİHA’sını kullanmıyor lakin buradaki vatandaşa karşı, vergi veren, çocuk büyüten, devletine askerliğe giden, yeri geldiğinde şehit olan bu insanlara karşı çok zalimce davranıyorsunuz. Sayın Erdoğan siz geçmişte muhalefetten geliyorsunuz, size yapılanları hakikat bulmuyordunuz 22 yıldır iktidardasınız. Bir hak arayışı var burada, bu hak arayışıyla ilgili kulaklarınızı açın. Duyun bu sesleri, gözlerinizi açın ve görün bu sesleri. Öteki bir yandan da ağzınızı açın lal olmayın. 3-5 tane zengini korumayın.

“Bir köylü çocuğu olarak bugün ormanın içerisindeyim”

Çok önemli bir biçimde iklim ısınması var. Hava kirliliği var. Buna karşı hassas olan her partiden vatandaşlar var. Tahminen de ona oy veren beşerler var burada. Oy vermiş olabilir, tercihini o halde kullanmış olabilir ancak buradaki oyunda diyor ki, ‘Hayır, kömürden yana kullanmıyorum; ağaçtan yana kullanıyorum’ diyor. ‘Hayır kömürden yana kullanmıyorum, oksijenimden yana kullanıyorum, ekolojik istikrardan, hayvanımdan yana kullanıyorum’ diyor. Ancak bunu görmek istemiyorsunuz. O nedenle bu yapılanlar hakikat değil. Bir Muğla milletvekili olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak ve de bir köylü çocuğu olarak, köyde doğmuş, gecekonduda büyümüş, tütün kırmış, pamuk toplamış, ayakkabı boyamış, su satmış biri olarak bugün ormanların içerisindeyim. Artık bu insanları yüreğinden öpüyorum, teşekkür ediyorum bu insanlara, Sayın Erdoğan’ı da görmeye davet ediyorum.”