Ankara’da bir özel hastanenin onkoloji kısmında tedavi gören akciğer kanseri hastası Nevzat Küçük, 5 Ocak’ta teneffüs yetmezliği nedeniyle ağır bakıma sevkedildi. Küçük, 21 Ocak’ta ömrünü yitirdi.
Yaşadıklarını gazetemize anlatan Serap Baypınar, babası Nevzat Küçük’ün ağır bakımda geçirdiği 17 gün boyunca şuurunun açık olduğu sırada hastane işçisinin şiddet uyguladığı gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na cürüm duyurusundu bulundu.
Baypınar dilekçesinde, “Babam ağır bakımda kaldığı mühlet içinde bizimle, kimi hasta bakıcı ve sıhhat vazifelileri tarafından ruhsal ve fizikî şiddete maruz kaldığı tarafında bilgiler paylaştı. Mevzuyu ağır bakım yetkililerine ilettiğimizde, odalarda ve ortak alanlarda kamera olduğu ve bu türlü bir durumun mümkün olmadığı söylendi” dedi.
‘KÖTÜ DAVRANABİLİYORUZ’
Baypınar, babasının ağır bakımdayken bilhassa boyun bölgesinde olmak üzere bedeninin değişik yerlerinde gördükleri morlukların nedenini sorduklarında “dolaşım bozukluğu” karşılığı aldı. Babasının diz kapağında morluk üzere görülen deformasyonlar bulunduğunu lisana getiren Baypınar, dilekçesinde şu savları lisana getirdi:
“Kamera kayıtları izlendiğinde bizim bu durumların hepsini ve çok daha fazlasını görüp işçiye sorduğumuz görülebilecektir. Hastane yetkilileri ve öteki ağır bakım sıhhat işçisi, M.A ve öteki sıhhat çalışanlarının babama makus davrandığını görmüş ancak hatası bildirmeyerek ya da müdahale etmeyerek suça ortak olmuştur. M.A. babamın yanından ayrılırken koridorda bana ‘Biz de insanız ortada bağırıp makûs davrandığımız olabiliyor’ dedi.”
BAKANLIKTAN İNCELEME
Baypınar, tezleriyle ilgili olarak CİMER’e de başvurdu. Sıhhat Bakanlığı’ndan da arandığını belirten Baypınar, “Yetkililer, ‘kamera kayıtlarını isteme hakkına sahip olmadıklarını onun fakat yargı kararıyla alınabileceğini fakat öteki bahislerle ilgili olarak hastane hakkında inceleme başlatılacağını ilettiler’” dedi.
‘ONLAR YOKKEN DAVRANDIĞINIZ ÜZERE DAVRANIN’
Babasının vefatının akabinde Serap Baypınar, dilekçesinde şu tezleri lisana getirdi:
“Müteveffa babamın ziyaretlerimiz sırasında, ağır bakım servisi hasta bakıcısı M.A. Furkan (soyadını bilmiyorum) ve ismini bilmediğim birtakım ağır bakım işçisi ile ilgili şikâyetleri oldu. Ziyaretlerimizde entübe edilene kadar konuşarak, entübe edildiğinde de yazarak bu şikayetlerini lisana getirdi. Kendisine ‘Geberemedin hâlâ’, ‘Az kaldı gebereceksin, hepimiz senden kurtulacağız’, ‘Seni yatağın gerisindeki kimyasallarla zehirliyoruz, geberteceğiz’ ve ‘Manyak herif, moruk’ üzere kelamlar söylendiğini, basınçlı oksijen verme sürecini yaparken makûs davranarak hunharca süreç yaptığını, hatta ‘Canımı sıkma bununla boğarım seni’, ‘Ailene söylersen delirium durumunda olduğunu, saçmaladığını söylerim seni ben gebertirim’ diyerek tehdit ettiklerini söyledi.
Hatta 08.01.2023 tarihinde ailemin ziyareti sırasında babam kendilerine ‘Hadi ailemin yanında da söyleyin bana söylediklerinizi, onların yanında da onlar yokken davrandığınız üzere davranın’ demesi üstüne babamın delirium durumunda olduğunu anlatmaya çalıştılar. Meğer babam ne dediğini çok güzel biliyordu.”
Yorumlar kapalı.