İmamoğlu'ndan Ali Yeşildağ açıklaması: Ağzımız açık dinliyoruz

İktidara yakın Yeşildağ ailesinin en küçük kardeşi Ali Yeşildağ’ın iktidara ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘a yönelik tezlerini gündeme getiren İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, “Bu akşam eski yakınlarından, eski akrabalarından, eski yol arkadaşlarından kim kaset yayınlayacak diye artık şaşırdık” sözlerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Çorum’da seçmenlerle buluştu.

Ali Yeşildağ’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili yayınladığı görüntüyü gündeme getiren İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, “Dinlediklerimizi ağzımız bir karış açık dinlemiyor muyuz?” diye sordu.

İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

“Ne şeffaflık ne liyakat kaldı. 21 yılda üzerlerine ne yazık ki çok kir çok pislik bulaştı. Bu akşam eski yakınlarından, eski akrabalarından, eski yol arkadaşlarından kim kaset yayınlayacak diye artık şaşırdık. Dinlediklerimizi ağzımız bir karış açık dinlemiyor muyuz? Ya utanılacak şeyler anlatılıyor. Bu devletin bu milletin malına bu türlü bakılır mı! “

TIKLAYIN – Akşener Erdoğan’a, eski müdafaası Hasan Yeşildağ’ın kardeşinin ‘rüşvet’ argümanını sordu: Argümanına nazaran 1 milyar Euro senin cebine girmiş; Cumhurbaşkanı’sın, bize söveceğine bunu soruştur!

TIKLAYIN – Akşener’in işaret ettiği ‘Ali Yeşildağ’ görüntüsüne erişim mahzuru getirildi

TIKLAYIN – Yeşildağ ailesinden Ali Yeşildağ açıklaması: Cinayet, yağma, gasptan aranan bir kabahat makinesi; FETÖ ile birlikte Erdoğan’a iftira atıyor

TIKLAYIN – Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı: Dün ifşaatta bulunan Ali Yeşildağ sıradan biri değil

Ne olmuştu | Erdoğan’ın muhafazasının kardeşi Erdoğan’ı suçladı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Millet İttifakı’nın İstanbul mitinginde lisana getirdiği rüşvet tezini, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ı korumak gerekçesiyle, “karşılıksız çek kabahati kurgulayarak” Pınarhisar Cezaevi’ne girerek kendisiyle birlikte mahpus yatan Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ öne sürdü.

Hakkındaki ‘FETÖ soruşturması’ nedeniyle yurtdışına kaçan Cevheri Güven’in Youtube kanalında konuşan Ali Yeşildağ, Antalya Havalimanı işletmesi ihalesi için özetle, “Çelebi kümesi 4 milyar dolar teklif edecekti 5 milyar dolara kadar çıkacaktı. Bana da aracılık için 30 milyon dolar teklif ettiler, az para değil kabul ettim. Lakin Mücahit Aslan’ın yönlendirdiği süreçte Çelebi kümesi ‘eksik evrak’ argümanıyla ihale dışı bırakıldı. İhale İbrahim Çeçen ve yabancı ortağına (ihaleyi TAV kümesi kazanmıştı/T24) 3 milyar dolara verildi. Tayyip Abi 1 milyarı indirdi” iddiasını öne sürdü. Argümanın, Erdoğan’ın en yakınındaki isimler ortasında yer alan, bünyesinde Akşam, Güneş, Star gazeteleri ile 24 TV ve 360 TV kanallarını da bulunduran Türk Medya kümesinin sahibi Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ’dan gelmesi tartışma yarattı.

2007’deki tartışma

Organize cürüm örgütü lideri Sedat Peker’in de birtakım iletilerinde ismine sıkça yer verdiği Ali Yeşildağ tarafından gündeme getirilen Antalya Havalimanı ihalesi, 2007’de de tartışma konusu oldu.

Havalimanını 17 yıl 3 ay 17 gün işletecek firmayı belirlemek için yapılan ihalenin akabinde İhale Komitesi Başkanı Funda Ocak, “Rekor kırdık” diye değerlendirirken, gözyaşlarını tutamadı.

Alman Fraport ve Türkiye’den IC Holding ile TAV Holding ortasında geçen uğraş sonunda Tepe-Akfen Kümesi paydaşlığı olan TAV Holding’in 3 milyar 57 milyon dolar karşılığında kazandığı ihale, Çelebi Grubu’nun devre dışı kalması nedeniyle tartışıldı. İhaleye katılan üç firmadan Çelebi Hava Servisi’nin, TAV’ın eski ortağı Avusturyalı Flughafen Vien’le birlikte oluşturduğu konsorsiyum teminat mektubu şartındaki bir eksiklik nedeniyle elendi. Çelebi-Vien iştirakinin 25 milyon Euro fiyatındaki süreksiz teminat mektubu evrakındaki bir eksiklik nedeniyle elendiği belirtildi.

İhalenin akabinde Çelebi Grup’tan Canan Çelebioğlu’nun yaptığı “Biz 4 milyar dolar teklif edecektik” açıklaması tartışma yarattı. Kümenin avukatları da ihalenin iptali için harekete geçti. O periyot yapılan haberlerde Çelebi Grubu’nun evrakının 5 saat incelendiği, süreksiz teminat mektubu ve ek dokümanlarda eksik evrak olduğu gerekçesiyle şartnameye uygunsuzluk gerekçesiyle ihale dışı bırakıldığı aktarıldı.

Dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Mahmut Tekin ise, Çelebi Grubu’nun haksız yere ihale dışı bırakıldıklarına yönelik açıklamalarından sonra bir basın toplantısı düzenleyerek, Antalya Havalimanı ihalesinin 12 Nisan’da noter huzurunda yapıldığını belirtti. İhaleden elenen Çelebi’nin evrakının eksik olduğunu kaydeden Tekin, şunları söyledi: “Şartnameler ihalelerin anayasasıdır. Şartnameye karşıt hareket eden, şartnamede verilmesi gereken evrakları vermeyen firmalar mutlaka ihale dışı bırakılır. Çelebi’nin süreksiz teminat mektubu, vergi ilişiksizlik evrakı ve SSK prim borcu evrakı ihale şartnamesine uygun değildi. Bu eksiklikler ihaleden elenme nedenidir. Savcılık yönetimden “ihaleye hangi firmaların katıldığı, eleme nedenleri” ile ilgili bilgi istedi. Mahkeme sürecinin tamamlanmasından sonra Çelebi hakkında dava açacağız. Yönetim olarak son derece rahatız. Evraklar son derece açık ve net. Daha evvel 7 ihale yaptık. Bu firma 6 adedine girdi. Bir tanesi hariç öteki 5 ihalede evrakları tamdı. Bu kadar değerli bir ihaleye neden eksik evraklarla katıldılar, bilmiyorum. Yargı süreci sonuçlandıktan sonra bu şirketin bundan sonraki ihalelere girip girmeyeceği netleşir. Noter tarafından evraklar zati tespit edildi.”

Hasan Yeşildağ, Erdoğan için mahpusa girmişti

Sedat Peker’in açıklamalarında çeşitli tezlerle suçlanan Hasan Yeşildağ’ın ismi; Erdoğan’a en yakın isimlerden, eski AKP Adıyaman Milletvekili Hüseyin Besli ile Ömer Özbay‘ın yazdığı biyografide de kıymetli transferlerle geçiyor. “R. Tayyip Erdoğan / Bir Başkanın Doğuşu” başlığıyla yayımlanan biyografide, Erdoğan’a, Siirt’te okuduğu şiir nedeniyle çarptırıldığı 4 aylık mahpus cezası için 1999 yılında Pınarhisar Cezaevi’nde nasıl bir koğuş hazırlandığı anlatılıyor. Kitapta bu kısmın bilgileri Hasan Yeşildağ’a dayandırılarak veriliyor. Kitapta “Yeşildağ’ın, şiir cezası katılaşınca cezaevinde suikasta uğrayabileceği kaygısıyla ‘uygun bir suç’ işleyip Erdoğan’la cezaevine girmeyi planladığı, yakın bir arkadaşına karşılıksız çek kestiği, böylelikle açtırdığı davada hâkimi, kendisini, 4 ay mahpusla sonuçlanacak karşılıksız çek cezasına çarptırmaya ikna ettiği” paylaşılıyor. Yeşildağ’ın, bu cezayı aldıktan sonra Erdoğan’a giderek “Ben hazırım” dediği belirtilen kitapta, şöyle devam ediliyor: “Hasan Yeşildağ, evvelce gidip cezaevini gezer. Yapılacak işlerin bir listesini çıkarır:

Yönetimden gerekli müsaadeleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilen koğuşu bir hoş temizletir. Duvarlara kâğıt kaplatır, tabana, uzunluktan boya halı döşetir. Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler. Sıcak su temini için şofben taktırır. Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp sırf içeriden açılabilen ek sürgüler yaptırır. Çatıya manyetik bariyerler, bahçeye elektronik sensörler yerleştirir. Gerekli gördüğü kör noktalara kamera sistemi kurdurur.

Sıra mobilya ve beyaz eşyaya geldiğinde keseye davranmak Erhan Şenol’a düşer:

Derin donduruculu büyük uzunluk bir buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinası, toplantı ve çalışma masaları, deri koltuklar, oturma kümeleri ve büyük ekran bir televizyonla, kalacakları koğuşu ve cezaevi kütüphanesini, sıkıcılıktan uzak bir ömür ve çalışma alanına dönüştürürler.

Bu ortada mahkûm ve gardiyanlar da unutulmamıştır:

Herkese pantolon, gömlek, ayakkabı ve eşofman kadrosu alınır.

Hasan Yeşildağ, ağalığın ‘vermekle kaim’ olduğunun farkındadır. Son defa İsviçre’ye gittiğinde, işlerini bir arkadaşına, eşini ve çocuklarını Allah’a emanet edip geri dönmüştür. Dışardaki işlerini bitirip, ‘Reis’ten (Tayyip Erdoğan, D.A) üç gün evvel Pınarhisar Cezaevi’ne teslim olduğunda, mahkûmlar ve gardiyanlar tarafından hükümdarlar üzere karşılanır.

Yanında getirdiği armağanları dağıtırken, ortalık bayram yerine döner.

Koğuşu ve aldığı güvenlik tedbirlerini son defa gözden geçirir:

Her şey yerli yerindedir.

T.C. Pınarhisar Kapalı Ceza ve Tevkif Meskeni, mahzun ve utangaç bir çocuk üzere başını önüne eğmiş, ‘tarihi misafir’ini beklemektedir.” (Sayfa 224, 225)