Nisan ayının birinci haftası olarak kabul edilen Kanser Haftası çerçevesinde Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Sema Anak, çocukluk çağı kanserlerine ait açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Sema Anak, günümüzde çocukluk çağı kanserlerine karşı farkındalığın arttığına dikkat çekerek “Çocukluk çağı kanserlerinin fazlalaşan nüfusa paralel arttığını söyleyebiliriz. Eskiye nazaran daha fazla görülüyor diyemeyiz lakin farkındalığının arttığını biliyoruz. Beşerler artık çocuklarını aşikâr şikayetlerde çabucak hastaneye getiriyor. Eskisi kadar sıhhat takibine ulaşmak sıkıntı değil. Günümüzde teşhis prosedürleri geliştiğinden hastalıkların tanısı da hayli süratli bir halde konulabiliyor” diye konuştu.
KANSEROJEN HUSUS KULLANIMI GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR
Kanserin altında yatan en büyük faktörlerden biri olan kanserojen unsurların kullanımının gün geçtikçe arttığını belirten Prof. Dr. Anak, şöyle devam etti:
“Bazen elimizde olmadan, bazen konforumuzu arttırmak niyetli yaptığımız şeyler, yediğimiz besinler, kullandığımız toksik unsurlar, viral enfeksiyonlar kanser riskini artırmaktadır. Bunları engellemeye her vakit muktedir değiliz. Şimdilik bizim ülkemizde yok fakat Rusya’nın Kazakistan’da 450 tane atom bombası denemesini ve Ukrayna’da Çernobil faciasını gördük. Oradaki çocuklarda bizim görmeye alışık olmadığımız lösemi öncesi sendromlar çok fazla görülüyor. ”
ÇOCUKLARDA LÖSEMİ SİNSİ BİR HASTALIK DEĞİL
Prof. Dr. Sema Anak, çocukluk çağı kanserlerinde en kıymetli belirtinin ‘hasta çocuk’ kavramı olduğuna işaret ederek, ikazlarını şu biçimde sürdürdü: “Bu gerçekten enteresan bir şey zira çocuklar çok dürüsttür. Şayet çocuk güzelse koşar, oynar. Yeterli değilse de bir yere büzülür durur. Bu hastalığın birinci belirtisi sahiden halsiz, bir şey yapmak istemeyen, zorlanan, iştahı kaçmış bir çocuk tablosudur.
İkincisi ise renk solukluğudur hatta bazen çok solukluktan dudaklarında, derisinde renk bile kalmaz. Bedende küçüklü büyüklü mor lekeler, karın şişmesi yahut boynunda bezeler, kitleler görülebilir. Mesela banyoda anne çocuğu yıkarken karında, kolda, bacakta, baş ve etrafında bu kitleleri fark edebiliyor. Günümüzde birçok aile bunları görüp harekete geçiyor. Esasen akut lösemi sinsi bir hastalık değildir. Herkesin korkusu geç mi kaldık formundadır lakin lösemide geç kalamazsınız ki, bu hastalık davuluyla, zurnasıyla gelir. Bütün belirtilerini çok kısa müddette ortaya koyar.
Solid tümörler ise giderek büyüdükten sonra belirti verir. Bu nedenle solid tümörlerde geç kalma, yayılma riski, ileri evre olma riski daha fazladır. Çocukluk çağı kanserleri büyük ölçüde tedavi edilebilir. Son 20 yılda muvaffakiyetler çok artmıştır. Vaktinde müdahale edilerek, uygun koşullarda, yetişmiş gruplarla yürütülen tedavilerin başarısı daha yüksektir.”
Yorumlar kapalı.