Fuat Oktay'dan Kılıçdaroğlu'na: Teknolojiyi Washington'dan alan ABD'nin düdüğünü çalar

Ankara’dan AK Parti milletvekili adayı gösterilen Oktay, OSTİM Konferans Salonu’nda “OSTİM Sanayicileri ile İstişare Toplantısı”na katıldı.

Oktay, yaptığı konuşmada Ankara’nın dünya siyasetine taraf veren, memleketler arası kamuoyunun dikkatle takip ettiği, dünya siyasetinin değerli bir aktörü haline geldiğini söyledi.

Ankara’ya son 21 yılda yapılan toplam 604 milyar 559 milyon liralık yatırım ve takviyenin, 47 milyar 337 milyon lirasının sanayi ve teknoloji alanında olduğunu lisana getiren Oktay, elektronikte, savunmada, yazılımda, insansız uçak üretiminde, zırhlı işçi taşıyıcı üretiminde, yenilenebilir güçte, raylı sistemlerde, haberleşme sistemlerinde, bilyeli rulman, dişli kutusu tasarım ve üretiminde başşehrin artık dünyayla rekabet ettiğini vurguladı.

‘Bu, istekli kölelik değil de nedir?’

Oktay, Ankara’nın ASELSAN, TUSAŞ, HAVELSAN ve ROKETSAN üzere dünya çapında büyük firmalarıyla dünyanın hayranlıkla izlediği işlere imza attığını belirterek, yalnızca OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret eden birinin, buradaki emek, alın teri, azim ve uğraşla Türkiye Yüzyılı amaçlarının çok yakın olduğunu net biçimde göreceğini kaydetti.

Bunu görebilmek için bu ülkeye inanmanın ve bu millete güvenmenin kâfi olacağını lisana getiren Oktay, şöyle konuştu:

“Eğer siz bu ülkeye inanmazsanız, siz bu millete güvenmezseniz Tanzimatçı başın yaptığı üzere devayı masraf tekrar yanlış yerlerde ararsınız. İşte buyurun. Kendi ülkesine ve milletine güvenmeyen, Türkiye Yüzyılı’na inanmayan o Tanzimatçı zihniyet, bugün devayı tekrar dışarıda arıyor. İşte, güya Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığına soyunan bu zat, Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorum. Ne diyordu? ‘Londra’dan 300 milyar dolar getireceğim.’ Değil mi? Bu türlü yerlilik, bu türlü ulusallık olabilir mi? 100 yıldır hala bu hastalığınızı tedavi ettiremediniz mi? Islah olmadınız mı? Hala birebir mandacı zihniyetle mi gidiyorsunuz? Yazıklar olsun size. Parayı Londra’dan alan, Londra’nın düdüğünü çalar. Teknolojiyi Washington’dan alan ABD’nin düdüğünü çalar. Birebir halde oyu Kandil’den alan, Kandil’in, PKK’nın, YPG’nin düdüğünü çalar. Bu, istekli kölelik değil de nedir? Bu, Türkiye’yi bir müstemleke haline getirmeye çalışmak değil de nedir? Varsın onlar Londra’ya, Washington’a, Kandil’e, Pensilvanya’ya güvensinler. Bize Ankara kâfi.”

‘İşte vaatleri, ödedikleri diyet budur’

Oktay, Türkiye’nin AK Parti iktidarıyla başardıklarını bundan onlarca yıl evvel de başarabileceğini lakin “CHP zihniyeti” nedeniyle bunun olmadığını söyledi.

“Sayın Kılıçdaroğlu’nun şimdilerde Amerikalılara peşkeş çekmek istediği Yeşilköy Havaalanı’nın bulunduğu alan Nuri Demirağ’a aitti” diyen Oktay, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Nuri Demirağ, orayı yerli ve ulusal havacılığın üssü haline getirmek için canla başla çalışıyordu. Türlü zorluklara, kıt imkanlara karşın arkası arkasına büyük başarılara imza atmaya başladı. Evvel 1939’da Türkiye’nin birinci yerli paraşütünü üretti. İki yıl sonra, 1941’de büsbütün Türk üretimi birinci uçağı üretti. Bu uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. Bu uçağın pilotluğunu da yeniden Nuri Demirağ’ın oğlu Galip Demirağ yaptı. Nuri Demirağ, sonra yeni bir uçak modeli geliştirdi, onu da göklere yükseltti. İspanya’dan, Irak’tan, Mısır’dan siparişler aldı. Pekala ne oldu biliyor musunuz? İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı yaptığı o periyotta Nuri Demirağ’ın ürettiği bu uçakların yurt dışına satışı yasaklandı. Yetmedi, Yeşilköy istimlak edildi. Yetmedi, fabrikalar kapatıldı zira bunların ağababaları dediler ki ‘Siz uçak üretmeyin, biz size veririz.’ Onlar da ‘Tamam, size kelam, üretmeyeceğiz, ürettirmeyeceğiz.’ dediler. Sonuçta yerli üretimi baltaladılar. Artık yapılmak istenen de budur bedelli kardeşlerim. Bunların kederi taş üstüne taş koymak, Türkiye’yi kalkındırmak değil, yapılanı yıkmak, üretileni baltalamaktır. ‘Sana söz’ diyorlar ya. O kelamlar millet için değil, Kandil için. O kelamlar Pensilvanya için. O kelamlar Londra için. O kelamlar Washington için.”

Muhalefetin kiminle iş tuttuğuna güzel bakılması, neyi vadettiğinin uygun dinlenmesi gerektiğini belirten Oktay, şunları kaydetti:

“Bir yandan ‘Avrupa’ya vizesiz gireceğiz’ diyorlar, öteki yandan hangi diyeti ödeyeceğimizi de peşinden açıklıyorlar, ‘Avrupa Lokal İdareler Özerklik Şartı’nı tanıyacağız’ diyorlar. İşte vaatleri, ödedikleri diyet budur. Kılıçdaroğlu açık açık şunu söylüyor: ‘Selahattin Demirtaş’a özgürlük getireceğim.’ Onun söyleyemediği kısmı da yakın dostu HDP tamamlıyor. ‘Öcalan’a da özgürlük getireceğiz’ diyorlar. Yedili maşadan bir tane itiraz var mı? Yok. Ağız birliği yapmışlar, ‘Teröristleri hür bırakacağız, Tayyip Erdoğan’dan hesap soracağız’ diyorlar.”