CHP Denizli Milletvekili Şeref Arpacı, TBMM Genel Kurulu’nda; “Merkez Bankası liderinin döviz rezervlerinin artırılması için dövize müdahale edilmeyeceğini söylemesine karşın kamu bankaları dövize müdahale etmektedir…Bankaların Merkez Bankası’nın talimatıyla uyguladığı alış satış kurları ortasındaki makastan kaynaklanan ziyanı kaldıramayan bilhassa demir çelik ve bakır işleyen kesimlerdeki firmalarımız devayı vergi uygulaması olmayan ülkelere şirketlerini taşımakta arıyorlar. Gelin bu ülkeden tabipleri, mühendisleri, yazılımcıları kaçırdığınız üzere Türk yatırımcısını da kaçırmayın ve bu yanlışlardan bir an evvel dönün” dedi.
CHP Denizli Milletvekili Onur Arpacı, bugün TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı kelam alarak Denizli’nin ve sanayicilerin problemlerini gündeme getirdi. AKP iktidarının iktisat idaresini eleştiren Arpacı, şunları söyledi:
“Denizlili çiftçiyi mağdur etmeyin”
“Son periyotta global iklim krizinin de bir sonucu olarak ülkemizin dört bir yanında olduğu üzere Denizli’miz de çok yağışlara maruz kaldı. Bu yağışlar sonrası yaşanan sel, su baskını ve heyelanlar sonucunda hemşerilerimiz, esnafımız ve bilhassa Honaz, Çal ve Güney ilçelerimizde çiftçimiz önemli mağduriyetler yaşadı. Kentimizde meydana gelen afetten etkilenen tüm hemşerilerimize bir sefer daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, her vakit onların yanında olduğumuzu tekrar belirtmek istiyorum. İlgili bakanlarımızın ise acilen ziyan gören yurttaşlarımızın ziyanlarının giderilmesinde gerekli olan yardımların yapılması için hareket almasını bekliyorum. Bilhassa Tarım Bakanımıza seslenmek istiyorum. Taban fiyatı açıklandığı halde alım yapmayan Toprak Mahsulleri Ofisi’ni bir an evvel açın ve üreticimizin elindeki mahsul çürümeden kelam verdiğiniz fiyattan alımı yapın. Denizlili çiftçiyi daha fazla mağdur etmeyin.
“Denizli sanayicisine palavra söylendi”
Denizli hepinizin bildiği üzere bir ihracat kentidir, başta dokumacılık olmak üzere mermer, metal ve makine endüstrisi, her fabrika bir kaledir mantığı ile hiç durmadan çalışan ve cari fazla vererek Türk iktisadına can suyu sağlayan bir kenttir. Ama 2021 Ağustos ayından itibaren hayata geçirilen nas siyasetleri ile keyfim iktisadı ile ne yazık ki ihracat rekorları kıran, tek sıkıntısı üretimi arttırmak ve yatırım olan Denizli’de rüzgâr bilakis dönmüştür. Üretim, ihracat, yatırım ve istihdamı arttırmak için çıkılan bu yolda Denizli sanayicisine palavra söylenerek yalnızca ve yalnızca enflasyonu arttırarak seçim finanse edilmiştir. 2022 yılının birinci çeyreğinden itibaren üretim ve ihracat sayıları düşmekte, bırakın yatırım yapmayı, yatırımı düşünen bile kalmamış ve ne yazık ki işsizlik artmıştır.
“Dövizdeki artışın sebebini ihracatçı üzere gösteren yanlış bir anlayış sergilenmektedir”
Türkiye’yi faiz sebep enflasyon sonuçtur söylemi ile faiz, döviz ve enflasyon sarmalına sokanlar bu sarmaldan çıkmak için rasyonel siyasetlere dönüş telaffuzuna sığınmış ancak faizdeki 650 baz puan artışa karşın iş işten geçmiş ne dövizde yükselişe ne de fiyatlardaki artışa dur diyebilmişlerdir. İhracatçı fiyat tutturamaz, işletmesini kapatacak duruma gelmiştir. Merkez Bankası liderinin döviz rezervlerinin artırılması için dövize müdahale edilmeyeceğini söylemesine karşın kamu bankaları dövize müdahale etmektedir. Bugün yanlış uygulanan iktisat siyasetlerinin sonucu cari açık 120 milyar dolar, Merkez Bankası döviz rezervleri eksi 63 milyar dolara ulaşmışken, güya ihracatçı dövizin artmasını istediği için dövize müdahale edilmiyor üzere bir algıyla dövizdeki artışın sebebini ihracatçı üzere gösteren yanlış bir anlayış sergilenmektedir.
“Ülkeden hekimleri, mühendisleri, yazılımcıları kaçırdığınız üzere Türk yatırımcısını da kaçırmayın”
Bugün liralaşma ismiyle uyguladığınız siyasetler yüzünden endüstrici ihracat yapabilmek ismine gerek duyduğu hammaddeyi ithal etmek için 100 bin dolar bozduğunda fakat 93 bin dolar geri alabiliyor. Bankaların Merkez Bankası’nın talimatıyla uyguladığı alış satış kurları ortasındaki makastan kaynaklanan ziyanı kaldıramayan bilhassa demir çelik ve bakır işleyen bölümlerdeki firmalarımız devayı vergi uygulaması olmayan ülkelere şirketlerini taşımakta arıyorlar. Gelin bu ülkeden hekimleri, mühendisleri, yazılımcıları kaçırdığınız üzere Türk yatırımcısını da kaçırmayın ve bu yanlışlardan bir an evvel dönün.
“Sonu sermaye denetimine gidecek para siyasetlerinden vazgeçelim”
Buradan iktisat idaresine sesleniyorum. İktisat itimat idaresidir, bu anlayışla rasyonel siyasetlere dönemezsiniz. Türkiye’nin içine düştüğü bu sarmaldan çıkış yolu iktisadın bilim olduğunu kabul etmekten geçer, Türkiye’yi çağdaş hukuk anlayışı ile yönetmekten geçer, ülkeyi yatırım yapılabilir ülke sınıfına sokacak yapısal ıslahatları yapmaktan geçer. Gelin keyfi siyasetleri bırakıp yargı bağımsızlığını sağlayın, mazbatasını aldığı halde hala mahpusta olan milletvekili Can Atalay’ı hür bırakın, gelin İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönelim. Sonu sermaye denetimine gidecek para siyasetlerinden vazgeçelim. Memleketler arası hür piyasa iktisadına geçelim. Gereksinim duyduğumuz dış kaynakların Türkiye’nin en güzide şirketlerini satarak değil ıslahat yaparak ülkemize gelmesini sağlayalım.” (ANKA)
Yorumlar kapalı.