İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, bir televizyon kanalında siyaset bilimci Onur Erim’in kendisine yönelik kelamlarına ait “Bu çeşit konuşmalar, daima yol su elektrik olarak şahsen Erdoğan’a masraf. Yorgunluğum masraf benim artık, 15 Mayıs sabahına kadar nefes almadan çalışmazsam namerdim. Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için derim soyulacak artık… Bu çeşit hususlarda özne ben değilim, cinsiyetim. Bir erkek siyasetçiye bu söylenmezdi. Cumhurbaşkanı bayanlara kalkıp ‘sürtük’ derse olmaz…. Çok rahat bir biçimde bu erkekler konuşabiliyor, başına bir şey gelmeyeceğini düşündüğü için” diye konuştu. Akşener, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “14 Mayıs siyasi bir darbe girişimidir” açıklamasına ait “Bu beyefendinin ismini bile ağzıma almak istemiyorum. Hakikaten ruh sıhhati yerinde değil. Bu arkadaşımız nitekim ipin ucunu kaçırdı” dedi.
İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener, bugün Karar TV’nin “Gündem Özel” programında Elif Çakır ile Taha Akyol’un sorularını yanıtladı.
Akşener, A Haber yayınında kendisi ile ilgili Onur Erim’in “Teröre eli değmemesi önemli değil öbür biçimde değmiştir, bilemiyorum” kelamlarına ait soruya şu karşılığı verdi:
“2015’te ben 59 yaşındayken, eşimi aldatmışım üzere ima ettiler. O vakit neyi gördüm biliyor musunuz? Çabamın temeli o. Sizin yaşınızdaki, benden çok daha genç bayanların başı açık, kapalı fark etmiyor yaşadıkları bana yansımaya başladı. Tunceli’den de arayan oldu, İstanbul’dan da arayan oldu… Ben o vakit ayağa kalkıp bir uğraş başlattım. O uğraş bugün, beni karşınızda oturan bir partinin genel lideri etti. Bu cins konuşmalar, daima yol su elektrik olarak bizzatihi Erdoğan’a masraf. Yorgunluğum sarfiyat benim artık, 15 Mayıs sabahına kadar nefes almadan çalışmazsam namerdim. Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için derim soyulacak artık. Niçin? Zira bu çeşit hususlarda özne ben değilim, cinsiyetim. Bir erkek siyasetçiye bu söylenmezdi, hakaret edilebilir, PKK’lı denilir, bir sürü şey söylenebilir fakat cinsiyetini çağrıştıracak… Şuur altı devreye giriyor, ağızdan o çıkıyor. Hasebiyle bu ilgili kişi evvelden de öteki bir hakarette bulunmuştu. Ben çok dikkatle mahkemeye veririm herkesi, öbüründe de yaptığım üzere.
Cumhurbaşkanı bayanlara kalkıp ‘sürtük’ derse olmaz…. Çok rahat bir biçimde bu erkekler konuşabiliyor, başına bir şey gelmeyeceğini düşündüğü için. Anahtar cümle, ‘başına bir şey gelmeyeceğini bildiği için’…”
“Sinan Bey’in birinci gayesi MHP’nin başına geçmek”
Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a ait ise Akşener, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın İnce konusunda bir arada yol yürümeye dair, ‘Bir adım atılmaya kalkışılsa ben memnuniyet duyarım’ dedim. Hala birebir yerde duruyorum. Bu Sinan Beyefendi için de geçerli. Lakin Sinan Bey’in birinci amacı MHP’nin başına geçmek. Hasebiyle tariflediği şey, milliyetçi bir Cumhurbaşkanı adayı. Ben iki ismin de adaylığına hürmet duyuyorum fakat bizim adayımız Sayın Kılıçdaroğlu. Bu iki arkadaşın adaylığına dair nahoş cümleler kurulmasını gerçek bulmuyorum. Ben buna çok dikkat ediyorum, kendi yaşadıklarımı bir diğerine asla yapmadım. Bilmeden birini incitmişsem de özür dilemişimdir. Bu lisanın artık Türkiye’den gitmesi lazım. Üstten aşağı gerçek inen sistemi ortadan kaldırmamız lazım. Sayın Oğan’ın ve Sayın İnce’nin ikinci tıpta Sayın Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi açısından görüşülmesini yanlışsız buluyorum.”
“Bu ucube sistemi değiştirmek için…”
Sistemin değiştirilmesi gerektiğini belirten Akşener şunları dedi:
“Ben Sayın Erdoğan’ı sorumlu tuttuğum için bu ucube sistemi değiştirmek için bugün hiçbir şeye talip değilim lakin çalışıyorum. Bu iş kazanılsın diye uğraş ediyorum. Benim derdim öznesi. Özel hayatım ile ilgili öfkem olabilir ancak ben bu ucube sistemin bir insanı ne hale getirdiğini gördüm hasebiyle birinci önceliğimiz bu sistemi değiştirip güçlendirilmiş demokrasinin paha setlerine uygun düzeneği kurmamız lazım.”
“En değerli hususta da bir orta yol bulundu. İki belediye lideri Sayın Kılıçdaroğlu tarafından konutuma gönderildi ve bu teklif de oradan geldi. Tek başına Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü bir ortamda daha fazla sopa yenilecekti daha da iğrençlikler olacaktı. Şimdi hepimiz göğsümüzde bir top tutuyoruz. Ben neler oldum, Mansur Bey’e neler deniliyor? Yapılan hakaretleri, taarruzları paylaşıyoruz. Milletime bir kelamım vardı, yerine getirdim. ’Bu mevzu orada teklif edildi, anlaştık, Sayın Kılıçdaroğlu ile buluştuk. Geldik masaya. Ben bu metnin bilindiğini ve o metni imzalayacağımızı bildiğimiz için geldim. Ancak Sayın Babacan ikisinin lider yardımcısı olmasına itiraz etti. Gitti biri şehircilik bakanı, biri afet bakanı olsun diye teklifte bulundu. Sonra ben sorunun kendisine ne olduğunu izah ettim sonra da anlaştık.
“Bu itimadı sağlayacak olan; demokrasi, adalet, liyakat, nitelik…”
Millet İttifakı olarak birinci 100 güne hazırlandık. Kararnamelere kadar hazır. DÜZGÜN Parti’nin 100 gününde gündemimizde çabucak birinci iş olarak biz 18-24 ortasındaki işsiz gençlere ve meskendeki bayanlara 2 bin 500 lira maaş bağlayacağız şartsız. Ondan sonra mesela günde iki öğün devlet okullarında, bayan yüklü bir istihdam yaratacağız burada, ondan sonra derhal çok süratli biçimde iktisatta istikrar sağlanacak. Bizim vizyonumuz ‘yaşatan Türkiye.’ İstikrar birinci öncelik, iktisatta biz bir enkaz devralacağız. Hukukun üstün olduğu, iktisadın işvereni inançtır. Hasebiyle bu inancı sağlayacak nedir, hukuk üstünlüğü, demokrasi, adalet, liyakat, nitelik, kayırmanın yandaşlığın ortadan kalkması. Bütün bunlara baktığınız vakit yolsuzluğu ortadan kaldırıyoruz, israfı ortadan kaldırıyorsunuz. Dış siyasette rasyonaliteyi uygulayacağız, ‘şahsım, dostluk, sevgi’ midem bulanıyor artık… Artık bunları düzelttiğiniz vakit gelmez mi yatırımcı?
Hukuksuzluk hepimiz için var, KHK Mağdurları diye bir platform var. Artık Türkiye’de yargıda bilhassa bu KHK’lılara yönelik iki şey oldu. Birincisi tırnak içinde varlıklı olanlar paralarına çöküldü, gittiler, gariban yandı bitti kül oldu. Bir de bunların beraat etmişleri var. Değişik olanı şu; beraat etmiş lakin misyonuna iade edilmiyor bir de bu yargıda beraat etmiş. Münasebetiyle hukukun üstün olduğu bir yerde hatalı ile hatasız ayırt edilir.
“Ben yırtıcı tayfadayım”
Akşener, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasını şöyle kıymetlendirdi:
“Sakinlik, heyecan, hareket bunların tamamı sizin kendinizi nasıl hissettiğinizle alakalı. Çok zorluklarla muvaffakiyet kazanırsanız çok yırtıcı olursunuz. Bazen de bekleyerek sakinlik üzerinden bir muvaffakiyet hikayeniz olur. O da sizin yolculuğunuzdur. Artık Kemal Beyefendi bunun ikisinin ortası. Ben hem bayan olduğum için hem de sizlerin kardeşi olduğum için ben yırtıcı tayfadanım.’’
Soylu’ya: Ruh sıhhati yerinde değil
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “14 Mayıs, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir ortaya getirerek oluşturabilecek siyasi bir darbe girişimidir” kelamlarına Akşener şu cevabı verdi:
‘’Bu beyefendinin ismini bile ağzıma almak istemiyorum. Hakikaten ruh sıhhati yerinde değil. 14 Mayıs kararını şahsen sayın Erdoğan aldı yahu. Bir görüntü var. Cezbe taklidi var orada. Vallahi olağan değil. Kime baktı bilmiyorum. Cezbeye kapıldığınız vakit gözünüzün tekiyle oraya da bakamazsınız. Bu arkadaşımız sahiden ipin ucunu kaçırdı. Gerçek Yol geleneğinden gelen bir arkadaşın millete ‘darbeci’ demesi mümkün değil.”
Akşener, sandık güvenliğine ait şu açıklamayı yaptı:
“O sandığın namusu bizdedir. İstekli olarak bilhassa gençleri sandıklara bizlere yardımcı olmak için davet ediyorum. Beğendikleri hangi parti olursa olsun. İkincisi, avukat yani hukukçu olan her bir özel çalışan arkadaşımızı da hangi partiyi seviyorlarsa onlardan istekli olarak yardımcı olmaya davet ediyorum.”
Yorumlar kapalı.