Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Adıyaman’da Saadet Partisi’nin düzenlediği iftar programında; “Parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar. Hazineden çalınan 418 milyar doları getireceğim ve bu milletin cebine koyacağım. ‘Parayı nasıl alacaksın’ diyorlar. Son kuruşuna kadar, alacak ve getireceğiz. Sanıyorlar ki, ‘çaldık götürdük, Kılıçdaroğlu onu bulamaz.’ Bulurum, bulurum. Fizan’a götürseler bulacağım. Çalanın yanına bırakmayacağız. Millet İttifakı önderlerinin ortak özelliği o. Çalanın yanına bırakmayacağız” açıklamasını yaptı.
CHP önderi Kılıçdaroğlu, Düzgün Parti Genel Lideri Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan ve Demokrat Parti Genel Lideri Gültekin Uysal ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş, Adıyaman’da bugün; Saadet Partisi’nin düzenlediği iftar programına katıldı.
Kılıçdaroğlu, iftarın akabinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bu milletin problemlerini çözmeye kararlıyız”
Az evvel, konut sahibi Temel beyefendi, son derece açık ve net bir konuşma yaptı. Konuşmada birlikten bahsetti. Siyasetin bir yarış alanı ancak uygunlukta yarış alanı olduğunu söyledi. Karşılıklı suçlamaların bir işe yaramadığını, aslolanın bu memleketin problemlerini çözmek olduğunu lisana getirdi. Hepinizin huzurunda, mesken sahibi Sayın Karamollaoğlu’na yürekten teşekkür ederim. Millet İttifakı olarak tek bir şeye kilitlendik: Bu milletin meselelerini çözmeye kararlıyız. Bir arada çözeceğiz. Birlikte çözeceğiz.
“Belediye liderlerimiz seçildi, hiçbirisi kul hakkı yemedi”
Kamplaşma olmadan; birbirimizi kucaklayarak, birbirimize sevgi ve hürmet göstererek, kul hakkı yemeyerek bu memlekete hizmet edeceğiz. Bunu söylerken; şunu bilmenizi isterim: Belediye seçimlerinde dediler ki, ‘CHP’li belediyelere oy verirseniz, şu olur, bu olur’ bir sürü iftira attılar. Lakin, belediye liderlerimiz seçildi, hiçbirisi kul hakkı yemedi. Bütçeleri düşmesine karşın, daha büyük yatırımlar yaptılar, yoksulun yanında oldular, herkese hizmet ettiler, hiçbir ayrım yapmadılar. Onlardan birisi de yanımızda, Sayın Mansur Yavaş.
“Hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, her meskende huzur olsun”
Bu ülkenin meselelerini çözmeye kararlıyız. Ayrımcılık yok bizim kitabımızda. İnsan, Allah’ın yarattığı en kıymetli varlıktır. Siyaseten biz bütün insanlara hizmet etmeyi, bir onur ve gurur vesilesi kabul ederiz. Kâfi ki bu ülkede, bu hoş vatanımızda; hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, her konutta huzur olsun, rahmet olsun. Dileğimiz budur.
“Kuru soğana yetmiyor dediğim vakit, soğanla alay ettiler”
İnsanımız acı içinde. Bunun farkındayız. Büyük acılar yaşandığını pek âlâ biliyoruz. Vatandaşın parası, kuru soğana yetmiyor dediğim vakit, soğanla alay ettiler. Geçmişte bizde de olurdu. Yardım alanlar, ‘makarnacı’ diye bir manada eleştirilirdi, dalga geçilirdi. Bütün bunları aşarak, açık ve net söylüyorum; Allah nasip eder, sizlerin oyları ile iktidara geldiğimizde, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, hoş bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Yeri geldiğinde tenkit yapıyoruz. Yeri geldiğinde kendi yanılgılarımızı da söylüyoruz. Yeri geldiğinde, ‘kusurumuz varsa, gel helalleşelim’ diyoruz. Zira biz insan olarak, birbirimize muhtacız. Birlikte olmalıyız, kucaklaşmalıyız. Ve Türkiye’nin sıkıntılarını çözmeliyiz.
“Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin”
Hakkın, hukukun ve adaletin olmasını istiyorsanız, ayın 14’ünde, 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz; haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana oy kullanacaksınız. Bu işin tahlili budur. Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin. Kul hakkı yiyenlere oy vermek, kul hakkı yiyenlerle ortak olmak demektir. Bu kadar açık, bu kadar net sölüyorum. Millet İttifakı olarak şu kelamı verdik: Her kuruşun hesabını vermek boynumuzun borcudur. Vergi olarak ödediğiniz her kuruşun hesabını size vermek bizim boynumuzun borcudur. Parayı yerinde harcayacağız. Ve hesabını vereceğiz. Siyaset zenginleşme aracı değildir, halka hizmet etme aracıdır.
“Bizim helalleşmemiz bu türlü olacak”
Geldiler, size söylediler. Dediler ki, ‘Size mesken yapacaağız, iki yılı ödemesiz olacak, 20 yıl taksitle yaptığımız harcamaların parasını geri alacağız.’ Biz, Millet İttifakı olarak şunu söylüyoruz: Siz konutunuzu alırken, dükkakanızı alırken, 23 farklı dokümanda 42 imza vardı. İnşaat mühendisinden tutun, mimarına kadar; fizik mühendisinden tutun, jeologa kadar… Herkesin imzası vardı. Siz yalnızca tapuya gittiniz, tek imza attınız. Ben bu meskeni, dükkanı satın alabilirim. Devletin teminatı altında, onun çıkardığı yönetmelikler çerçevesinde, ‘bu bina zelzeleye dayanıklıdır’ diye size kelam verdiler, siz de gittiniz devlete güvendiniz aldınız. Fakat sarsıntı oldu, verilen kelamların hakikat olmadığı, o dokümana imza atanların da hakikat imza atmadığı… Sizler hayatlarınızı kaybettiniz, yakınlarınız hayatlarını kaybetti. Artık size, ‘Gelin helalleşelim’ diyorlar. Biz sizden helalliği şöyle isteyeceğiz: Konutunuzu yapacağız, dükkanınızı yapacağız, ahırınızı yapacağız. Sizden bir kuruş dahi almayacağız. Ondan sonra geleceğiz, anahtarlarınızı teslim ederken diyeceğiz ki, ‘yakınınız kaybettiniz, öleni geri getirmek mümkün değil, lakin size konutunuzu, dükkanınızı, ahırınızı yaptık, anahtarınızı teslim ediyoruz, gelin artık helalleşelim.’ Bizim helalleşmemiz bu türlü olacak.
“Bunu yapacak olan ittifakın ismi, Millet İttifakı”
Bölgenin dramını biliyoruz. Bunların tamamını çözeceğiz. ‘Para nerede?’ diye soruyorlar. ‘Parayı nereden bulacaksınız.’ ‘Ben ‘yapacağım’ diyorum, iki yılı ödemesiz, sonra 20 yılda alacağım’ diyor. Ben de diyorum ki, ‘yapacağız, aslında yaptık parayı da almayacağım kardeşim, ne diyorsun sen’ diyeceğiz. Benim söylediğim; anayasaya, insan haklarına, hakka, hukuka ve adalete uygun. Bu türlü yaparsınız, sorun biter. Bunu herkesin bilmesini isterim.
Ramazan ayı… Hoş bir ay, manevi hislerimizin zenginleştiği bir ay. Kucaklaştığımız bir ay. Sıkıntılarımızı paylaştığımız bir ay. Dostluğumuzu büyüttüğümüz, kucaklaştığımız, kardeşçe geçindiğimiz bir ay. Münasebetiyle bu ayın, hepimiz için Türkiye için, bütün İslam dünyası için iyi olmasını dileriz. Acıların olmadığı, herkesin güler yüzle yaşadığı; sokaklarında, caddelerinde helalleştiği, kucaklaştığı hoş bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bunu yapacak olan ittifakın ismi, Millet İttifakı.
“Sen bu parayı götürdün, millete vereceğiz. Para milletin parasıdır”
Ayın 14’ünde, Mayısın 14’ünde ‘işim var, sandığa gidemiyorum’ demeyeceksiniz. Komşunuzu ikna edeceksiniz. Komşunuzu ikna edeceksiniz, bir arada gideceksiniz. Türkiye hepimizin Türkiye’si. Türkiye bu kadar yoksulluğu çekmeye tahammül edemiyor. Her meskende rahmet, gelir, garanti olacak, huzur olacak. Her konutta huzur olacak ki, Türkiye’de de huzur olacak. Sokakta da huzur olacak. Siyaset zenginleşme aracı değildir.
‘Parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar. Hazineden çalınan 418 milyar doları getireceğim ve bu milletin cebine koyacağım. ‘Parayı nasıl alacaksın’ diyorlar. Hiç kaygı etmeyin. Bu kardeşiniz, son kuruşuna kadar alacak. Son kuruşuna kadar, alacak ve getireceğiz. Sanıyorlar ki, ‘çaldık götürdük, Kılıçdaroğlu onu bulamaz.’ Bulurum, bulurum. Fizan’a götürseler bulacağım. Bir kısmını değil, tamamını getireceğim. Bu milet zenginleşecek. Münasebetiyle çalanın yanına bırakmayacağız. Millet İttifakı başkanlarının ortak özelliği o. Çalanın yanına bırakmayacağız. Kul hakkı yiyenden, ‘Bir dakika kardeşim’ diyeceğiz, ‘sen bu parayı götürdün, millete vereceğiz.’ Para milletin parasıdır.”
Yorumlar kapalı.