Binbir emekle Altılı Masa’yı kur, YETERLİ Parti’yi “en değerli partner” olarak gör, Masa’da kriz çıkmasın diye sonsuz titizlen, ve tam da yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiğin bir anda bu türlü bir görüntüyle karşılaş.
Kemal Kılıçdaroğlu açısından olaya baktığımda. Derin bir hayal kırıklığından, büyük bir moral bozukluğundan, muazzam bir ihanete uğramışlık hissinden öbür bir şey göremiyorum.
Akşener, çok büyük hasar verdi Kemal Kılıçdaroğlu’na. Seçime iki ay kala toparlanması güç bir hasar bu.
Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener anlaşamadı. Kemal Kılıçdaroğlu, “İlle ben aday olacağım. Diğer türlü olmaz” dedi. Meral Akşener, “Adını dayatma. Seçeneklere açık ol” dedi. Sonuçta anlaşamadılar. Altılı Masa, bir uzlaşma masasıydı. Sonuçta kazanan uzlaşmazlık oldu.
Meral Akşener’e öfkelenen solcular, şöyle şeyler yazıyorlar: ‘Sağcılar böyledir işte, Sağcılara itimat olmaz, Sağcılarla yola çıkılmaz.’ Bunu yazan solculara sesleniyorum: Biraz yavaş konuşun. Davutoğlu, Babacan, Uysal ve Karamollaoğlu duyacak.
Aylardır toplanıyorlar. Aylardır konuşuyorlar. Yetmiyor, ikili görüşmeler yapıyorlar. Yetmiyor, kurmay heyetleri buluşuyor. Ve sonuçta bu türlü oluyor. Ne konuşuyorlardı sanki o toplantılarda? Daima birbirlerini yönetim mi ediyorlardı yani? Hiç mi öngöremediler bu sonucu? Milleti mi oyaladılar? Birbirlerinin alacakları aksiyonla ilgili hiç mi fikirleri yoktu? İnsan sormadan edemiyor.
Bir maraza çıkacağını az çok iddia ediyordum ancak bu derece pervasız bir maraza beklemiyordum. Meral Akşener’in son ana kadar gönülsüz davranacağını biliyordum ancak bu derece kırıp dökeceğine asla ihtimal vermiyordum. Bir paylaşım hengamesi verileceğini düşünüyordum lakin bu derece saygısızca bir sonu hiç mi hiç ummuyordum. Bir dava şuuru eksikliğini gözlemliyordum lakin bu derece büyük bir dava şuuru eksikliğini ben bile öngörmüyordum.
Yorumlar kapalı.