Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, oturduğu konuta sarsıntı konusunda güvendiğini söylerken, hangi özelliklere sahip olduğunu sıraladı. Görür, Kahramanmaraş sarsıntılarında göçük altında kalan bir bayanın kendisini aradığını ve “Kurtarın bizi” diye yardım istediğini belirtti.
Armağan Çağlayan’ın programına katılan Prof. Görür, Kahramanmaraş merkezli sarsıntıların akabinde yaşadığı ruhsal tansiyonu ve zelzele korkusunu anlattı.
Prof. Görür, “Siz de sarsıntıdan korkuyor musunuz?” formundaki soruya, “Korkmaz mıyım. Benim de çoluk çocuklarım var. Münasebetiyle her insan gibi… Dehşet insani bir his. Yalnız bizde bunun tezahürü beşerden beşere değişiyor. Yani eğitilmemiş insan dersem haksızlık olur lakin birçok eğitilmiş beşerde da şöyle bir kaygı görüyorum, bu kabul edilebilir bir kaygı değil” diye karşılık verdi.
Görür, şöyle konuştu:
“Aman sarsıntı lafı edilmesin, duymayayım, bu korkutucu bir şey, canım nedir bu sarsıntı deprem konuşuluyor. Bunu söyleyen adamlar başını kuma gömmek istiyor, deve kuşu üzere.
Bunu yapmakla tehlikeyi atlasa hiçbirimiz konuşmayalım. Lakin sarsıntı geliyor, vurduğu vakit da çoluk çocuğunu öldürüyor. Aman duymayalım da gece rahat uyuyalım mantığı çağdaş bir mantık değil. Eğitimli aklıbaşında bir insanın tercihi değil.
“Korkabilir lakin bu kaygıyı sarsıntıyla nasıl baş edebiliriz, nasıl zelzele ziyanlarını minimize ederiz biçiminde dönüştürüp kendi beşerlerine yardımcı olabilecek bir yol çizmesi, o denli bir katkı sağlamasına dönüştürmek lazım. Yoksa elbette insani bir his, korkarız.
“Oturduğum konuta güveniyorum”
Çağlayan, sonrasında Naci Görür’e “Mesela siz oturduğunuz konuta güveniyor musunuz?” diye sordu:
“Evet, benim oturduğum meskenin tahminen de bir özelliği olabilir, o da dubleks olması. Bir bina çok yüksek değilse, çok ağır değilse ve yapılırken de düzgün mühendislik hizmeti almış ise, gerçi eski olmasına karşın mesela temeli radye temel yahut beton perde olarak yapılmış ise bu zelzele diyelim perde ve kolonları şaşırtmacalı yöntemine uygun konulmuş ise bunu teknik üniversite yaptı bizim oturduğumuz yerlerde.”
“Dolayısıyla orada bu türlü sefer tası üzere binanın bisküvi üzere yapışmasını, insanları göçük altına koymasını beklemiyorum. Tahminen muhakkak yerler çatlar patlar lakin değerli olan bir bina şayet sahiplerini kendi içinden sağ olarak çıkmasını sağlıyorsa en başarılı, en âlâ binadır.”
“Bizim korktuğumuz şey…”
“Bizim korktuğumuz şey büsbütün göçük haline gelip insanlarının vefatına sebebiyet veren binalardır. O binalar da çoklukla büyük çoğunluğu o denli yaşla başla değil, uygun mühendislik hizmeti görmediği, düzgün gereç kullanılmadığından dolayı ve yanlış yer ve yerde kurulduğundan dolayıdır.”
“Normal bir yerde çok makus olmadığı sürece bizim şu andaki yönetmeliklere nazaran yapılmış bir bina, harfiyen o yönetmeliklere uyulmuşsa, uygun gereç kullanılmışsa, üretimi da yeterli personellik görmüşse o bina insanların ölmeden zelzele esnasında yahut sonrasında içinden çıkmasına müsaade edecektir çok büyük ihtimalle.”
“İstanbul’u uyarıyoruz, uyarmasak yüz binler ölecek”
“Maraş’da büyük bir zelzele olabilir, ihtimamlı olun, dikkatli olun diye uyarmasa mıydık? 60-70 bin kişi ölmüş. Bilim adamı olarak onu söyleyeceksin. Ben insani olmakla birlikte şayet o tehdit, tehlike geliyor, tedbiri alınmıyorsa aman duymayayım olursa o ilkel bir his oluyor.”
“Biz o ilkellikten uzak durmak zorundayız. Mesela İstanbul’u uyarıyoruz, uyarmasak yüz binler ölecek. 23 senede bir şey yapılsaydı bu bu türlü olmazdı. Biz üzülüyoruz doğal bunlara. Hele bizim hüznümüz daha farklı. Emin olun, ben yani bu yaşta, o birinci hafta günde 1-2 saat ağlıyordum ya. Yani psikolojim bozuldu.”
“Göçük altından bir bayan beni aradı”
Naci Görür devamında “Bozulmasının nedeni de tahminen burada size söyleyebilirim; 6 Şubat 04.30’da benim telefonum çaldı. Ben telefonu açtığım vakit göçükte bir bayan, göçük altında beni arıyor. Yanında da bir kız çocuğu. Hocam bizi kurtar diyor. Siz düşünebiliyor musunuz ben ne hale geldim ben. Sonra telefon kapandı, anlamadım ne oldu ne bitti falan. Yani beşerler bu durumda. Binlerce insan göçük altında o denli bir şey. O bizi daha etkiliyor” dedi.
Yorumlar kapalı.