İş Yatırım, bugün Merkez Bankası Lideri Hafize Gaye Erkan‘ın sunumunu gerçekleştirdiği yılın üçüncü Enflasyon Raporu’na ait değerlendirmesinde, “Merkez Bankasının geriden gelen kademeli bir yaklaşım izlemesini standart para siyaseti yaklaşımı ile dengeli bulmuyoruz. İktisadın kur-enflasyon-ücret sarmalına girdiği bir ortamda geriden gelen kademeli faiz artışları ile enflasyonun süratle düşürüldüğü milletlerarası bir örnek bilmiyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın üçüncü enflasyon raporunda geçiş devri olarak gördüğü 2023 enflasyon varsayımını yüzde 22,3’ten yüzde 58’e, dezenflasyon devri olarak gördüğü 2024 enflasyon varsayımını yüzde 8,8’ten yüzde 33’e artırdığı hatırlatıldı. İstikrar periyodunun başlangıcı olarak gördüğü 2025 yılı için iddiasını yüzde 15 olarak açıkladığı belirtildi.
“Tahminler gerçekçi ve inandırıcı”
İş Yatırım’ın Enflasyon Raporu’na değerlendirmesinde “Merkez Bankası’nın 2023 ve 2024 yılları için yaptığı revizyonları samimi, gerçekçi ve inandırıcı buluyoruz. İş Yatırım olarak Merkez Bankası’nın yaptığı yönlendirmeye uygun olarak 2023 iddiamızı yüzde 54’ten yüzde 58’e, 2024 varsayımımızı yüzde 32’den yüzde 33’e çıkartıyoruz. 2025 yılsonu için yüzde 20 enflasyon iddiamızı koruyoruz” denildi.
Gıda enflasyonuna ait öngörülerin de “gerçekçi olduğu belirtilerek “Merkez Bankası’nın iddia patikasındaki yükselişte besin fiyatları ile ilgili gerçekçi olmayan varsayımların düzeltilmesi temel münasebet. 2023 yılı için yüzde 27,9 olan artış beklentisi yüzde 61,5, 2024 yılı için yüzde 11,5 olan artış beklentisi yüzde 35 olarak güncelleniyor. Besin fiyatları ile ilgili revizyonu gerçekçi buluyoruz.” açıklaması yapıldı.
“Tutarlı bulmuyoruz”
Enflasyonun yüzde 60 ile 2024’ün ikinci çeyreğinde tepeyi görmesinin de “gerçekçi” bir varsayım olduğuna değinildikten sonra, şu sözler kullanıldı:
“Merkez Bankası enflasyonla çabada önden yüklemeli sert faiz artışları yerine kademeli bir yaklaşım benimsenmesini mevcut makro ihtiyati önlemlerin tesir tahlilinin sonuçlarının görülmesine ve kıymetlendirilmesine bağlıyor. Bu görüşe elbette hürmet duyuyoruz.
Ancak Merkez Bankasının geriden gelen kademeli bir yaklaşım izlemesini standart para siyaseti yaklaşımı ile dengeli bulmuyoruz. İktisadın kur-enflasyon-ücret sarmalına girdiği bir ortamda geriden gelen kademeli faiz artışları ile enflasyonun süratle düşürüldüğü milletlerarası bir örnek bilmiyoruz. Miktarsal sıkılaşma ve seçici kredi siyasetinin ne kadar kalıcı olacağı ve enflasyonu düşürmekte ne kadar tesirli olacağı konusunda başımızda soru işaretleri devam ediyor.”
Yorumlar kapalı.