Merkez Bankası’nın eski Lider Yardımcısı, bir periyot Para Siyaseti Şurası’nda vazife alan akademisyen Prof. Dr. Fatih Özatay, Türkiye’nin 8-12 ay içerisinde 80 milyar dolar finansmana muhtaçlığı olduğunu belirtti.
Fatih Özatay, Artı Gerçek’ten Mühdan Sağlam’a konuştu. Özatay, eylül ayında açıklanacağı bildirilen Orta Vadeli Program’ın (OVP) duyurulması konusunda geç kalındığını söyledi. Özatay, seçimin üzerinden 2 ay geçmesine karşın OVP’nin hala açıklanmadığını hatırlatarak “Seçimin üzerinden iki ay geçti, iki ay daha neden bekleniyor, yakıcı meseleler görülmüyor mu diye düşünüyor insan… Fakat hem Şimşek hem de Yılmaz deneyimli isimler bilmiyor olamazlar. Demek ki siyasetten o denli yapmayı uygun buluyorlar. Program olmayınca enflasyon amacı yok… enflasyon maksadı olmayınca 20 Temmuz’da açıklanan faiz kararı neye nazaran alındı diye sormak gerekiyor…” diye konuştu.
“Vergilerin kimden ne oranda alınacağı siyasi bir tercih”
Özatay, enflasyonun beklentilere paralel olarak yüzde 60’lara çıkması durumunda Merkez Bankası’nın faizi yüzde 25-30’a çıkarılmasının durumu kurtarmayacağını vurguladı.
Seçim sonrası getirilen vergilere değinen eski PPK üyesi, “Vergi artışı yapılacaktı, fakat KDV üzere herkesi yatay kesen dolaylı vergi mi servet vergisi mi yüksek gelirden yüksek vergi mi olacağı bir siyasi tercih. Covid salgını nedeniyle birtakım vergiler aşağı çekildi, bunlar kademeli olarak artırılsa şoka gerek kalmayacaktı. Bir anda yapılması tercih edildi zira bu daha kolay. Farklı bir iktidar farklı bir tercih yapabilirdi. Lakin bu şu gerçeği değiştirmiyor, bu bir bölüşüm sorunu ve o da bir siyasi tercih” değerlendirmesini yaptı.
“İyi tasarlanmış bir programla işsizlik yaratmadan büyüme aşağı çekilebilir”
Enflasyon ve işsizlik ortasındaki alakaya da değinen Özatay, “İyi tasarlanmış bir programın işsizlik yaratmadan büyümeyi aşağı çekmeme talihi olabilir. Aksi takdirde geldiğiniz yerde enflasyon çıkıyor kim kaybediyor yine çalışanlar kaybediyor. Kolay tahlil sihirli tahlil yok, lakin şu anda ortada program da yok. Şu an enflasyonu düşürecek uygulamalar büyümeyi azaltacak ve işsizliği olumsuz etkileyecek” sözlerini kullandı.
Özatay, Türkiye’nin dış finansman gereksinimine da değinerek şunları kaydetti:
“Bir de artık siz riskli bir durumda olduğunuz için borç vermek istemeyebiliyorlar, ya da çok yüksek faiz isteyebiliyor. Hali hazırda Türkiye’nin dolar cinsinden borçlanma faizi tefeci faizi diyebilecek formda yüzde 10 civarında. Bu faizle borç verildiğinde bu sefer şirketler, bankalar bu borcu almak istemeyebilir. Şayet bunun 40 milyar doları cari süreçlerden 30-40 milyarı böylesi borçlardan gelirse bu şu demek önümüzdeki 8-12 ay içinde 80 milyar dolarlık bir finansman bulmanız gerekiyor. Bunlar yabancılarla olan ilgiler, bir de yurtiçinde olanlar birden dövize dönerlerse daha güç bir durum oluşuyor.”
Yorumlar kapalı.